Grup, Lórien'in ana şehri olan Caras Galadhon'a götürülür. Orada, Lórien'in hükümdarları Lord Celeborn ve Leydi Galadriel'in önüne getirilirler. Bey ve Hanım'ın büyük salonu, ormandaki en büyük ağaçta bir platform üzerine inşa edilmiştir ve onlar uzun, güzel ve zamansız görünüyorlardır. Aragorn onlara Gandalf'ın Moria'daki kaybını anlatır. Celeborn başlangıçta Balrog'u uyandırdıkları için Cüceleri suçlar ve Gimli'nin Lórien'e girmesine izin verdiği için pişmanlık duyar. Ancak Galadriel, Celeborn'a bunun Gimli'nin hatası olmadığını söyler.
Kardeşlik, günlerin fark edilmeden geçtiği Lórien'dedir. Tüm orman zamanın dışında görünüyordur. Legolas ve Gimli birlikte çok zaman geçirirler ve hızla arkadaş olurlar. Hepsi Gandalf için yas tutar. Kardeşliğin ayrılması gereken gün yaklaşırken, Galadriel, Frodo ve Sam'i kapalı bir bahçenin ortasındaki bir yere götürür; Galadriel'in Aynası'na. Buraya bakıldığında, uzak yerlerin ve zamanların izi görülebilir, ancak bu izleri yorumlamak tehlikelidir.
Sam aynaya baktığında, Hobbitköy'ün parçalandığını ve fabrikaya benzeyen bir şeyin koyu duman püskürttüğünü görür. Bir an için eve kaçmak ister ama sonra kendine hakim olur. Frodo pek çok şey görür; ateşle çevrelenmiş büyük, kara bir gözün onu aradığını fark eder.
Galadriel'in bilgeliği, güzelliği ve gücü karşısında şaşkına dönen Frodo, Yüzük'ü ona vermeyi teklif eder. Galadriel, Yüzük'ün onu da yozlaştıracağını bildiği için reddeder.